Rızkımız çoğalsın, bereketi olsun diye dualar ederiz, fakat bu duayı ederken de alıştıklarımızdan ve sahip olduğumuz şeylerden vazgeçmeyi yada onlardan ayrılmayı pek sevmeyiz. Ritüellere, eşyalara ve hatta içinde bulunduğumuz duygulara olan bağlarımızdan kopmak çok büyük bir çaba gerektirir.
Kimisi paradan kopamaz ve sürekli biriktirme çabasıyla, hayatta daha önemli şeylerin olduğunu unutur, kimisi eşyalarına kıyamaz onlardan kopamaz ama süreklide yenisini almaktan kendisini alamaz, kimisi korkularından kopamaz bir türlü onları bırakıp özgürleşemez, kimisi de kendisini aşağıya çeken ,kendisini kötü hissettiren, gücenme, hakir görme ve yetersizlik, kıskançlık gibi bir çok duyguyla kendisini şişirip hayatını karanlık, tek düze ve nefes alamaz bir hale getirmektedir.
Bilinçli yada bilinçsiz olsun bütün bu bağlar, bütün bu hisler, bizim kendi rızık ve bereket kapılarımızı, kendi ellerimizle kapatmamıza neden olmaktadır. Hayatını hep aynı motif ve hep aynı alışagelmiş bir şekilde yaşıyorsan, sen aslında dünyanın en fakir insanısın ve sana gelebilecek tüm zenginlikleri engelliyorsun demektir!
Hayatımıza yeni şeylerin girebilmesi için, ilk adım olarak onlara yer açmamız gerekmektedir..
Herhangi bir sebeple( küçük geldiği için, modası geçtiği için...) artık kullanmadığımız eşyalarımızı onları kullanabilecek onlara ihtiyacı olanlara verirsek hem faydalı bir eylem yapmış, hem de kendi hayatımızda yeni şeylere yer açmış olacağız..
Bu belki size çok önemsiz gelebilir ama işim gereği o kadar çok bu birikintiler altında resmen bir mezara girmiş gibi gömülmüş, ağzına kadar eşya, kıyafet ,ayakkabı yada buna benzer şeylerle dolup taşmış ve hiç birini kullanmamasına rağmen, onlardan kopamayıp bu eziyet içinde yaşamaya çalışan insanlar tanıyorum.. Ayırmaya çalıştığın her parça onlara resmen acı vermekte ve bir nevi cehennem azabı yaşamalarına neden olmaktadır. Bu tür insanların en ileri dereceleri mesi sendromu denen bir hastalığa kadar gidebilmektedir ve onlara bakıldığında gerçekten de artık o eski eşyalar arasında boğulan ve kapıları, zenginliğe, berekete ve yeniye tamamen kapalı, kaybetme korkusu içinde, hasta bir hayat yaşayan mutsuz insanları seyredebilirsiniz.
Ya manevi birikintiler? Korkularımız ? Enerjimizi aşağıya çeken tüm o kopamadığımız duygularımız ve bağlarımız? İnsan doğası gereği sürekli kendisini yenilemelidir ve asla kendisini bir düzeyde tutacak, kendisini kötü hissettirecek şeylerde takılı kalmamalıdır.
Sürekli bir hareket ve eylem halinde olmalıdır! Kendisine zarar veren tüm bu duygulardan kendisini arındırmalı ve temizlemelidir! Eski şeyleri temizlersen ancak yeni şeylerin yaratılması mümkün olur. Yeniler, ve güzel şeyler ancak o zaman seni bulur! Daha özgür ve farklı bir bakış açısına sahip olabilir ve düşünebilirsin. Korkular, acılar ve bunların sebebiyet verdiği hastalıklardan, bu cehennem azabından kendini ancak sürekli yenileyerek kurtarabilirsin.
Hadi hem maddi hem manevi birikintilerimizden kurtulup, hayatımızda yeni fırsatlara sebebiyet verecek yeni alanlar açalım. Bu alanları, daha yeni ve bir öncekinden daha iyi şeylerle doldurup hem bizi, o gömülü kaldığımız cehennemimizden çıkaracak hem de hayatın sürekliliğini sağlayacak farklı bakış açılarına yönlendirecek şeylere yol açalım.
Bize verilmiş çok kısa olan bu sürecin amacı toplamak, biriktirmek değil, tam tersi her şeyi paylaşmaktır. Paylaşalım! ilmimizi, sevgimizi, maddi ve manevi sahip olduklarımızı paylaşalım.
Bizleri olduğumuz yere bağlayan tüm zincirleri koparıp atalım. Hayatımızın her açısında, bereket ve rızkımıza engel olmayacak şekilde yaşayarak, yeni fırsatların doğduğu, bakış açımızın genişlediği, sağlıklı bir hayata doğru kucak açalım..
Sevgilerimle
Yorum Ekle veya Yorum Oku