Merhaba! Ben Evren, cayaski.com blogunun sahibiyim. Blog sayfamda benim için büyük bir tutku olan çayı ve ona dair söylenecek ne varsa aşkla paylaşıyorum. Sevgili TuzBiber Dergi Ekibine beni misafir olarak kabul ettikleri için çok teşekkür ederim. Bu vasıta ile sizlerle çay dünyasına dair kısacık bir giriş yapabileceğiz.
O zaman başlayalım;
Çay, benim hayatımdaki en arabesk, en klasik, en eski ve en yeni şey! Sürekli hayatımızın içinde duran bir imza gibi.
Peki, onu ne kadar tanıyoruz? Sanırım sandığımız kadar çok değil...
Ülkemiz 1900'lü yıllara kadar çayı doğru dürüst tanımıyordu, sonrasında ise bu efsanevi içecek önlenemez bir hızla kalplerimizdeki tahta oturdu. Öyle ya; sabah çayı, akşam çayı, ikindi çayı derken çaydanlıklarımız hiç boş kalmıyor. İşte tam bu noktada en sık karşılaştığım soru da ''çayı doğru demliyor muyuz?'' oluyor.
Cevap veriyorum: Çoğunlukla hayır.
Alışkanlıklarımız, yanlış öğrenilmiş yöntemler hala nesilden nesile aktarılmaya devam ediyor. Bu sırada dünyanın farklı noktalarında ustalaşmış çay uzmanları ısrarla çayın yanmaması gerektiğini söyleyip duruyor. Hatta Uzak Doğu' da çay ustaları 'çayın da bir ruhunun olduğunu ve suyun içinde özgür bırakılması gerektiğini 'söylerler. Oldukça da haklılar.
Peki, çayları nasıl demlemeli?
Kısaca özetlemek gerekirse;
- Öncelikle kullandığınız suyun kireçsiz, daha önce kaynatılıp soğutulmamış (yani taze) ve tortusuz olması gerekir. Suyu tam kaynama noktasına getirerek fokur fokur kaynattığınızda, içindeki oksijeni tüketirsiniz. Bu yüzden tek kişilik demlik kullanıyorsanız, ya da su ısıtıcınızda ölçme imkanı varsa suyu, kaynama noktasına gelmeden önce kullanmak, çayın oksijenle buluşması, dolayısıyla tadının da farklılaşması, güzelleşmesi demek.
- İşte yıldız püf noktası: Her zaman ''Çayın üzerine suyu deği, suyun üzerine çay koyma'' kuralına uymalıyız. (böylece çayı yakmamış olursunuz)
- Mümkünse çaya metal değdirmemeli. Sağlıklı ve daha doğal olması sebebiyle, çömlek, porselen ya da cam demlikler kullanabilirsiniz.
- Çayı doğru demlemek kadar, öncesinde saklama koşullarına uymak da önem taşıyor. Mümlünse hava almayan,direkt güneş ışığına maruz kalmayan bir noktada, rutubetten uzak saklamak gerekiyor çayı. İçinde metal kaşık bırakmamak da önemli.
- Çay demlerken en çok yapılan hata da süreyi uzun tutmamız. Toplum olarak bu bizim kemikleşmiş kültürlerimizden birisi. Aslında çayı kaynayan su içerisinde maksimum beş dakika tutabiliriz. Sonrasında tadının acımaması için, çayı su içerisinden çıkarmalı (yani bizim içtiğimiz gibi sürekli içinde tutmamalı) ve kısa süre içerisinde tüketmeliyiz. Biliyor musunuz, Japonlar bizim günlük içtiğimiz yoğun demleme çaylara oldukça mesafeliler, hatta bu tür demlenen çaylarla sarhoş olunabileceğini söylerler. Bu duruma da cha zui diyorlar :)
- İçtiğiniz çayın türüne göre demleme sürelerine uymalı, uygun ölçü ile demleme yapmalıyız. Daha çok koyduğumuzda sadece orijinal tadı bozmuş oluyoruz. Oysa az ve kararında ölçü, bize esas lezzeti verecek. Her çayın demleme süresi, doğru demleme ısısı da farklıdır. Mükemmel çay deneyimi için bunlara uymalı.
Önce İçtiğiniz Çayla Tanışın
Çay bitkisinin latince adı Camellia Sinensis. Siz onu sadece siyah çay şekliyle tanımış olsanız da aslında farklı yüzleri, aralanacak çok farklı kapıları var.
Bu bitkiyi el ile, sadece olgunlaşmayan ve açılmamış yapraklarını toplayarak, gölgede kurutursak ve doğal kuruması haricinde bir fermantasyon işlemi yapmazsak beyaz çay elde etmiş oluyoruz. İşte gündemimize bomba gibi düşen beyaz çay da aslında her gün kullandığınız siyah çayın sadece farklı işlenmiş hali.
Elde edilirken daha hassas davranılması, az sayıda elde edilmesi fiyatını yüseltiyor. Aynı bitki sırasıyla oksidasyon işleminin yoğunluğuna göre yeşil çay, oolong ve siyah çay halini alıyor.
yeşil ve siyah çayı çoğumuz tanıyoruz. Fakat ülkemizde oolong türü çaylar henüz hakettiği yeri bulamadı. Yarı fermente olan bu çaylar yoğun antioksidan içeriğe sahipler, yağ yakımını hızlandırarak vucut dinçliği sağlıyorlar. Yani sırasıyla 'Beyaz,Yeşil, Oolong ve Siyah çay' Öncelikle bu sıra içerisinde denemediğiniz tat varsa işe oradan başlamalısınız.
Peki, Farklı Çay Lezzetleri?
Çay dünyası o kadar büyük ve detaylı ki; aslına bakarsanız tüm kültürleri bir anda keşfetmek mümkün değil. Farklı kültürlere ait çayları tek tek tatmak ve tanımak için vakit harcamanız şart. Son dönemde butik çay evleri ardı ardına açılmaya başladı. Belki arada bir yeni lezzetler deneyerek damak hafızanıza bu şekilde yatırım yapabilirsiniz. Çay dünyasına kolay bir giriş için şu çayları tanıyarak ve tadarak başlayabilirsiniz;
Rooibos
Kırmızı çay olarak da bilinen bu çay, Afrika'dan bardaklara ulaşıyor. Bir tür çalı bitkisinden elde ediliyor. İçerdiği doğal vitaminler ve içermediği kafein sayesinde çocuklar ve hamileler tarafından da rahatlıkla tüketilebilir. Soft tadı sebebiyle ülkemizde genelde tarçın, portakal, vanilya gibi tatlarla harmanlansa da farklı lezzetlerle yeniden yorumlanmış veya sade şekilde bulmak mümkün. Zararı olmayan, faydası ise pek çok olan bu çay ile tanışmak, kolay bir başlangıç olabilir.
Milk Oolong
Siyah hali ile pek samimi olduğunuz çayın oolong halini tatmak belki aklınıza daha lezzetsiz bir deneyim olarak takılı kalmış olabilir. O zaman size harika bir önerim var! Toplanan çay yapraklarının yoğun süt buharına maruz bırakılarak kurutulduğu bu çayın tadı kendiliğinden tatlı. Şeker kullanmadan rahatlıkla içilebilir, yumuşak tadı oldukça hoşunuza gidecektir. İçine ek olarak süt ya da aroma katılmadığına inanmak da gerçekten güç. Böylece hem kalorisi az, hem faydalı bir çay ile oldukça sakin bir deneyimle tanışmış olursunuz.
''Ben yeşil çay içemiyorum'' culardan mısınız? Aslnda yeşil çayı farklı lezzetlerle kombine etmek hem yaygın bir durum, hem de alışılmış. Bu yüzden yeni tatlarda kaybolmak oldukça kolay. Fakat aralarından bir tanesi bir çok kültürde yıldızlaşmayı başarmış lezzetlerden.
Yasemin İncileri
Yasmin pearl olarak hem ülkemizde hem de dünyada bir çok çay evinde bulabileceğiniz bu lezzet, yeşil çay yapraklarının yasemin çiçeklerinin özü ile ıslanarak kurumasıyla, el ile yuvarlama işlemi yapılarak özenle hazırlanması sonucunda oluşuyor. Rahatlatıcı, rahatsız etmeyen ve harika kokusuyla sizi kendine çekecek bu lezzet; belki yeşil çaya bir adım da fazladan atmanızı kolaylaştırır.
- ''Ne olursa olsun siyah çayın yeri ben de başka'' diyenleri de duyuyorum. Belki siyah çayın dünyasını yakından tanımak istersiniz?
O halde parlak siyah rengi ile Hindistan'dan Assam, Çayın şampanyası olarak da bilinen Darjeelingi, tarçın, karanfil, kakule gibi farklı bahartlarla tatlandırılmış ve sütle harika bir uyum içinde olan Chai, farklı üç siyah çay deneyimi olabilir sizler için.
Blog sayfamı yazmaya başlarken ''kahvenin hatrı kırk yıl ise, çayın her yudumu yemin sayılır'' demiştim. Bu yazıyı yazarken de aklımdan geçen yüzlerle lezzeti düşündüm. Yeniden aynı fikre vardım:) İnanın bana çay dünyasının kapısını bir kere aralarsanız size her gün yeni bir lezzet getirecektir. Umarım yollarımız bir noktada kesişir, daha uzun uzun çay sohbetleri yapabiliriz.
Birlikte çay içtikleriniz bol olsun, yaşasın yeni keşiflerle güzelleşen günler, yaşasın misafirperver dergiler :)
Evren Elif Akçakaya
Tüm sosyal ağlar: @cayaski - cayaski@gmail.com
YORUM EKLE veya YORUM OKU